Şeker hastalığı sıkça duyulan bir hastalıktır. Öyle ki, Türkiye’de en çok görülen hastalıklar ve görülme sıklıkları olarak değerlendirildiğinde %32,8 gibi bir oran ile ilk sırada yer almaktadır. Tıptaki adıyla diyabet, iki türden oluşmaktadır. Her iki türünde ana sebebi tam olarak bilinmemekle beraber, dengesiz ve sağlıksız beslenmeden kaynaklandığı düşünülmektedir. Beslenme düzeni kadar hareketsiz yaşam da diyabetin sebepleri arasındadır. Vücudumuzda diyabete sebep olan organ pankreastır. Pankreas bir salgı bezidir ve insülin hormonunu salgılar. Besinlerin sindirimi ile bağırsaklarda moleküler olarak parçalanmalarının ardından, açığa çıkan glikoz emilerek kana karışır. Kandaki şeker miktarı artar. Bu kan şekeri hücrelere insülin ile tanışır ve enerji olarak kullanılmaktadır. Diyabet, kandaki şekerin hücrelere taşınamaması ile ortaya çıkan, kandaki şeker miktarında artış hastalığıdır. Yüksek kan şekeri, bazı organlarda ciddi ve kalıcı hasarlara yol açar. İlk etkisi gözlerde görülür.
Tip I diyabet, pankreasın insülin hormonunu salgılamaması ya da yetersiz salgılamasından dolayı oluşan bir kronik hastalıktır. Tedavi olarak harici insülin alınması gerekir. Diyabetin yaklaşık olarak ’luk bir kısmını oluşturur ve gençler ile çocuklarda görülme oranı, yaşlılara göre daha fazladır. Pankreasın tahribatına, kötü beslenme sonucunda bağışıklık sisteminde zayıflığın sebep olduğu düşünülmektedir.
Tip II diyabet hastalığı ise ileriki yaşlarda ortaya çıkan ve sinsi şekilde ilerleyen bir yapıdadır. İnsülin direnci olarak, erken teşhis ile doğru beslenme ve sportif bir yaşam tarazı ile engellenmesi söz konusu olabilir. Şeker hastalığı olarak yaklaşık %90 gibi büyük bir oranda görülür. Genellikle kilolu insanlar risk altındadır. Pankreas insülin salgılar, ancak kalitesinde düşüş vardır ve kandaki glikozu hücrelere taşıyamaz. Bunun yerine yağ hücrelerinde depolanır. Bu durum kilo artışına sebep olur. İnsülin kalitesindeki duruma, hareketsiz ve tek düze yaşamın sebep olduğu düşünülür.