Arnavut kaldırımlarından çok çekmiş bir neslin görmüş geçirmiş, rahatlığıyla yükseklere çıkmış-çıkartmış- üyesi desek yeridir dolgu topuklu pabuçlara.
İnce topuklar kadar zarif, her kıyafetin tamamlayıcı öğesi olmaktan öte, ince topuklularla yürüme sıkıntısı çekenlerimizin ‘’ne yardan geçerim ne serden’’ fikriyle sarıldığı bir kurtarıcıdır; dolgu topuk pabuçlar.
Halen kendisini damlarda göremediğimiz, hem dişiliğin hem de rahatlığın doğal sembolü olan dolgu topuklu pabuçlar 1400 ‘lü yıllardan günümüze kadar koşarak! yoluna devam etmiştir. Koşarak diyorum zira rivayet olunur ki topuklular, jokeyler atın üstündeyken ayaklarının üzenginin üstünde sağlam durması için kullanılırmış. Yine bu yıllarda Türklerin icat ettiği ve o dönemde ‘’chopin’’ adını alan platform ayakkabılar kadınlar arasında yaygın olarak kullanılmaya başlanıyor. Topuk boyları 15 ile 50 cm arasında değişebilen Chopinler bugünkü dolgu formatını alıyor. 70’ler ve sonrasında ise özgürlük sembolü olarak dans ve müzikle bütünleşerek kendini diskolarda göstermeyi başarıyor.
Pabucunu Dama Attırmayan Dolgu Topuklu Pabuç
Bugüne geldiğimizde gelinliğin kankası eteğin, şortun tamamlayıcısı, uzun paça kurtarıcısı, minyon bayanların manken edasıyla endam-ı arz ettiricisi olarak ayakkabılığımızda; bilekten bağıyla, mantar dolgu topuğuyla, kışıyla, yazıyla, baharıyla, ister sevimli kurdelesiyle, ister seksi taşıyla her tarza rengarenk uyumuyla demirbaş listesine adını yazdırıyor.
Bugünün çağdaş kadınının asla vazgeçemediği topuklu ayakkabı ihtiyacını tek başına karşılayabilecek şıklıkta çeşitleri vardır.Rahatlığından ödün vermeden güzelliğine güzellik katan bayanların yol arkadaşı; dolgu topuk pabuç, hiçbir dama attırmamaya devam et kendini…