İnsanlar doğası gereği dertli varlıklardır. 7den 70e kime sorarsanız sorun bir sıkıntısı mutlaka vardır. Belki bir oyuncak istiyordur belki de yürüyemediği için kendine yardım eden birisinin olmasını. Artık toplumumuz öyle bir hale geldi ki. Oturup yarım saat dert dinlemek hayatının tüm zamanını çalacakmış gibi davranıyor. Peki ama dert nasıl dinlenir?
Eski bir dost, eş, çocuk, ebeveyn çevrendeki herkesin bir sıkıntısı vardır mutlaka tabi ki de buna sende dahilsin. Herkesin ortak sıkıntısı da ‘beni kimse dinlemiyor’ demek. Peki ama sen kaç kişiyi dinliyorsun diye sorarlar insana. Sen dert dinlemeden başkasına dert anlatmaya kalkarsan bu ‘ben arabayı alayım canım istediğinde parasını veririm’ demekten farkı yoktur. Her şey peşin çalışır bu devirde unutma! Eğer derdin varsa dert dinle ki dert anlatabilesin. Bir yakınına sor bakalım günü nasıl geçmiş. Sıkıntısı var mı. Yardımda bulunabileceğin bir konu olup olmadığını sor. Eğer bunları sormazsan sana da soran olmaz unutma. Sen dinlemeyi bilirsen seni dinlemeyi de bilir insanlar. Mevlana’nın ne hoş bir sözü vardır ‘Dertli insanı dinlemek, duman dolu odaya pencere açmak gibidir’ . İlla çözüm bulacaksın diye bir yanılgıya düşmemelisin. Sadece dinlenmek bile insana çok büyük rahatlık sağlar. Eğer çözüm bulmayı başaramam diyorsan . Bırak çözümü de karşı taraf bulsun. O anlatsın sen sadece karşındakini dinle. Basit sorular sormaya başla. Neden böyle oldu? Nasıl bir yol izlemek istersin? Sence bir çözüm yolu var mı? bu sorular bile karşı tarafa farklı bakış açısı sağlayacağı için çok faydan olacağını asla unutma.
Eğer dinlemezsen başkasına anlatmayı asla düşünme!